Faruk Duman’ın Doğadan Gelen Büyülü Dünyası / Meltem Kofoğlu

Faruk Duman’ın Doğadan Gelen Büyülü Dünyası / Meltem Kofoğlu

Faruk Duman’ın Anadolu masallarını öyküleştirdiği Kargasabunu adlı eseri masalsı dünyaların kapılarını aralıyor. Bu kitapta on Anadolu masalı hayat bulurken yazarın eşsiz üslûbuyla masallar diyarındaki bitkiler ve hayvanlar dile getirilmekte. Eser, masal formunun tüm özelliklerini taşıyan öyküleri ile okurunu etkilemektedir.
Anadolu masalları bizleri her zaman çok fazla heyecanlandırmış ve etkilemiştir. Çünkü kültürümüzü en iyi bu edebi ürünlerimiz tanıtmaktadır. Günümüzde birçok şeyin yapay olduğu dünyamızda, masalların uydurma ya da gerçek dışı olduğunu da düşünemeyiz. Hayatımıza dair birçok şey buluruz bu anlatıların içerisinde… Doğaüstü formlarına rağmen onları garipsemeyiz de. Çünkü, Anadolu masallarının sahip olduğu dille aynı dili kullanmakta olan bizler, sadece kendimize yabancılaştığımız zaman onları anlamakta güçlük çekeriz.
Betimleme sanatını tartışmasız ustalığıyla kullanan Faruk Duman, aklındakini satırlara dökerken okurunun kendisine aynı duygularla eşlik etmesini sağlamaktadır. Yarattığı atmosfer neredeyse tüm duyu organlarımıza hitap etmektedir. Onun hikâyelerini okurken bir anda kendimizi o atmosferin içinde buluveririz. Örneğin; eğer, öyküde bir kar fırtınası varsa, o soğuğun iliklerimize kadar işlediğini hissederiz. Ya da bir orman anlatılıyorsa, o ormandaki yaprakların hışıltısını tüm canlılığıyla işitiriz.
Kargasabunu’ndaki ilk öykü “Meşe Adamları”dır. Sonu peri masalları gibi mutlu bir sonla bitmez. “Meşe Adamları” öyle hüzünlü bir masaldır ki okurken adeta yüreklerimiz dağlanır. Aniden kendimizi bir sorgulama içinde buluveririz. Bu bizim vicdanımızın sorgulamasıdır. Ağaçların kederini kendi kederimizcesine hissederiz. Son zamanlarda gerçek hayatta da sıklıkla yaşadığımız gibi… Bu masal, ormanın hüznünü anlatırken çevre duyarlılığı ile ilgili önemli mesajlar verir bizlere…
Kitaptaki bir diğer öykü “Söz Satıcısı”dır. Masal, “Başlangıçta söz vardı.”, diyerek başlar. Bu öyküde, sözlerin altın değerinde olduğunu vurgulayan bir söz tüccarının bir hükümdara yaptığı uyarı anlatılır. Sözün ne kadar değerli olduğunu anlatırken Karacaoğlan’ın “İyilik ettiğinden sakın kendini” beyiti alıntılanır. Ardından Faruk Duman şunları ekler: “Neden dersen, insanın gözü yakın mesafe söz konusu olduğu zaman pek de iyi görmez. En uzak durduklarımız da bu nedenle yakınlarımızdır.”, der. (Kargasabunu, sy. 97)
“Canlanma” isimli öykü, sanatın ve sanatçının önemine odaklanan etkileyici bir masaldır. Öyküde, bir imamın duasından sonra hayat bulan bir kadın heykeli anlatılır. Ancak, asıl vurgulanmak istenen sanatçının zorlukları ve zor koşulları göğüsleyerek sanat eserini ortaya çıkarmasıdır. Masalın dokunaklı kısmı ise, sanatın doğayla iç içe var olması ve bu fikrin etkileyici bir şekilde tasvir edilmesidir.
Kargasabunu adlı kitapta yer alan diğer öyküler de birbirinden etkileyici ve ders verici niteliktedir. Bu masallar yalın ve yoğun bir dille anlatılmıştır ve Anadolu masallarının kültürümüz üzerindeki etkisini net bir şekilde yansıtmaktadır. Betimleme sanatını tartışmasız ustalığıyla kullanan Faruk Duman diğer öykü kitaplarında da bizleri masalsı öğelerle bezeli dünyalara götürür.
Bunlardan biri Keder Atlısı isimli öykü kitabıdır. Bu eser yine olağanüstü imgelerle doludur. Ancak okur, gerçeklikle olan bağını da hiçbir zaman koparmaz kitapta. Bir diğer öykü kitabı Nar Kitabı ise düğün-dernekler, masalsı aşklar ve masalların anlatıldığı bir eser olarak ortaya çıkmıştır. Son derece ustalıkla kullanılan ölçülü şiirsel bir dille yazılmıştır eser. İnsan-doğa ilişkileri, insanların çaresizlikleri yalın ve farklı biçimlerde aktarılır okuruna. Yani yazar, insana dair ne varsa, doğası ile birlikte masalsı anlatımını tüm öykülerinde göstermektedir.
İncir Tarihi adlı romanındaki karakterler, birer masal kahramanını çağrıştırır. Burada okuru çeken şey, diğer romanlardaki alışılagelmiş anlatımın çok dışında olan bir dildir. Çünkü, duru bir dilin yanında eski dildeki sözcükler geleneksel anlatı ile birlikte verilmiştir. Halk hikâyesi veya destan gibi kültür ürünleri dışında artık hiç kullanılmayan ifade kalıplarına da rastlanır bu eserde. Romanın sonunda, kısa öykülere de yer verilir. Bunlar, masalın asıl öyküsünün içine katılan küçürek öykülerdir. Yani, romanın kahramanı olan Zeyrek’in maceralarının yanında değişik başka hikâyeler de vardır. Bu bahsi geçen hikâyelerin romana çok fazla zenginlik kattığını söyleyebiliriz.
Faruk Duman eserlerinde tabiatın insanlarla ilişkisini eşsiz bir şekilde dile getirirken sadece bitki ve hayvanları değil; genç insanların serüvenlerine de yer verir. Sus Barbatus! adlı yapıtı Orhan Kemal Roman Ödülü dahil birçok ödülün sahibi olan bir doğa romanıdır. Bu romanda sonsuz bir kışta geçen, genç insanların etkileyici yerel hikâyelerine rastlarız. Yazarın üslûbu onu diğer yazarlardan ayıran özelliklerin başında gelir. Yaratıp geliştirdiği dili de onun doğadan yararlanma biçimiyle yakından ilişkilidir. Faruk Duman, insanların psikolojisini derinlemesine anlatmak yerine doğadan yararlanarak özgün bir yaklaşım sergilemektedir.
İlk eserlerinden itibaren doğanın bütün imkânlarını ve çağrışımlarını kullanarak okuyucusuna edebiyattan beklediği hazzı sağlamayı amaçlamaktadır. Doğadan uzaklaştığımızda dilin de bizden uzaklaştığını belirtir bize. Ona göre, insanlar, hayvanlar ve bitkiler dünyamızın birlikte doğan, birlikte yaşayan ve birlikte yok olacak kardeşleridir. Bu bağlamda, hepsinin yaşamı birbirine bağlıdır.
Faruk Duman, yalın ve yoğun bir dille anlattığı öykülerle Anadolu masallarının kültürümüz üzerindeki önemine dikkat çekmektedir. Eserlerindeki dil, geleneksel kaynaklardan çıkan ve yazınsal bir dile dönüşebilen olağanüstü bir dildir. Yapıtlarında ustalıkla ve kararlılıkla aynı dili devam ettirdiğine şahit olmaktayız. Teknolojinin dile verdiği yapaylığın her zaman karşısında olmuştur. Önceki kitaplarında da masalsı öğelere yer veren yazar, eserlerinde her zaman ana dilini kullanmayı tercih etmiştir. Çünkü, dil özgünlüğü ancak bu şekilde korunabilir. Bu nedenle, Faruk Duman’ın anlatılarında yapay olan her şeye bir tepki olarak doğadan gelen doğal bir dil görürüz.

Kargasabunu
Faruk Duman
YKY
Öykü / 120 sayfa

Yukarı