Bakar Körlere Öyküler/ Yunus Çinçin

69.Sait Faik Hikâye Armağanı kısa listesinde de yer alan Miyop, Doğan Yarıcı’nın beşinci öykü kitabı. Yazar, kitabını “Bana eksiltmeyi öğreten Necati Tosuner’e” cümlesiyle, usta öykücülerimizden, eksiltme ustası Necati Tosuner’e ithaf etmiş. “Çift Haseki Paşa”, “Hep Şefkati Seç”, “Fıstıkçı Şahap”, “Altyazılar Otomatik Oluşturuldu”, “Parçası Benim” adlı bölümlerden oluşan kitabın dört bölümünde küçürek öyküler yer alırken, “Parçası Benim” adlı öykü kısa kısa paragraflardan oluşan bir öykü.
 “Basit olan karmaşıktır.” sözünden hareketle, karmaşık olanı basitleştirmek ya da basit olanın içindeki karmaşayı gözler önüne sermek için yazılmış öykülerden oluşuyor Miyop. Kitabın isminden başlayarak bireysel ve toplumsal olarak yaşadığımız algı yanılmalarını anlatacağının ipuçlarını veriyor yazar. Kitabın kapak tasarımını yapan Nahide Dikel de kitabın ismiyle ve öykülerde anlatılanlarla örtüşecek şekilde bulanık bir görüntü tasarlamış kitabın kapağı için.
 Az sözle çok şey anlatmanın güçlüğü ortadayken, yazar, öykülerinde kendi başına bile pek çok şey söyleyebilecek vurucu başlıklarla öykülerin etkisini daha da arttırmış. Kitabı okurken, kitaptaki her öykünün hatta her sözcüğün ince ince düşünülerek, tasarlanarak kitaba alındığını; yazarın kitabını titizlikle kurgulayıp kaleme aldığını fark ediyorsunuz.
“Çift Haseki Paşa” başlıklı bölümde, kendisine bir şeyler anlatmak için ayağına dolanıp kendisiyle birlikte gittiği her yere gelen; ardından, anlatıcıya günden güne soluk alacağı tüm alanları yiten şehri gezdiren paslı ince bir telin hikâyesini okuyoruz önce. Ardından, “Paslı Tel” adlı öyküde bahsi geçen şehri ve insanların şehirdeki yaşamlarını yakından gözlemliyoruz bu bölümdeki öykülerde. Metroda rastladığı bir turistle kendi yaşantısını karşılaştıran bir kahraman, kâr hırsıyla porsiyon küçültmeye çalışan bir börekçi, polis karşısında susma hakkını kullanan eylemci bir hemşire, Bilge Hamal Hurşit, hapisten çıkmış bir dost, ötekileştirilen insanlar, haksız  rekabette birbiriyle yarışan  işletmeler, şehre geleni bırakmayıp peşinden gelen geçmişi, şehirde hayata tutunmaya çalışan bitkiler, herkesi kendine benzetip müesses nizama yedeklemeye çalışan komşular, göçüp geldiği ülkesinde bir kavağın gölgesine sığınmaya çalışan bir muhacir, şehre dair pek çok şey anlatılıyor bu bölümdeki küçürek öykülerde.
“Bu şehirde her şey olur. Başka şehirlerde olmayan. Çok fazla şey. Omzuna vurur, olur böyle derler. Sonunda inersin kıyıya, kaldırımda oturursun. Hazırda rüzgâr da vardır. Suya bakarsın önünden geçen. Uzun uzun. Olur böyle şeyler, dersin sen de. Bu şehirde böyle olur.” (Hazırda, s.27)
“Hep Şefkati Seç” başlıklı ikinci bölümde, yazarın dil ve anlatım becerisinin daha ön plana çıktığı, bireyin dünyasının dillendirildiği, daha duygusal öyküler yer alıyor. Kimi öykülerde, ele aldığı konuyu bir filozof edasıyla, felsefi anlatımlarla kurgulayıp ifade ederken ironiyi de elden bırakmıyor Doğan Yarıcı. Bu bölümdeki öykülerde de keskin gözlem gücüyle, hayatımızdaki detayları tespit edip ustaca ve incelikle ifade eden yazar, nesneleri ve mekânları anlattığı durum ya da olayla ustaca ilişkilendirerek kahramanlarının psikolojilerini, duygu ve düşüncelerini daha etkili dillendiriyor. Bindiği asansörde için için ağlayan bir genç kızın dünyası, komşunun verdiği bir kavanoz zeytinle gelişen komşuluk ilişkileri, çocuğuna bazı konularda tüyolar veren annenin hayata dair bilgeliği, mutluluğunu belli etmeden yaşayan öykü kahramanının bu konudaki çabası, dalgalarla kıyıya vuran patlak gri botların,  kırık oyuncakların, kaçak eşyanın, sahipsiz insanın ardında bırakamadığı iz ve insana dair pek çok konu öykülerde dile geliyor.
Kitabın en az öykü bulunan bölümü “fıstıkçı şahap”taki öyküler, kurgusal metinler de olsalar, yazarın yazma anlayışına ve kişisel dünyasına en çok yaklaşan metinler. Bu bölümde,  bir okur olarak, Doğan Yarıcı’nın dünyasına biraz daha yaklaştığımı hissettim. Yazar; yazmaya, yazarlığa, kurmacaya ve edebiyata dair duygu ve düşüncelerini, hayatından kimi kesitleri yine büyük bir incelikle, akıl dolu öykülerle dile getirmiş.
“Bir berbere çırak olup duyduklarımdan üç yüz altmış beş sayfalık küçürek öyküler kitabı oluşturmak istiyorum.
Bilge: Niçin?
Vüs’at: Ömrün yetmez.
Yusuf: Yaşın tutmaz.
Ferit: Yazıldı.
Hulki: Yazılanı okursun, önce yaz.
Necati: Sinekkaydı olsun.” (Bre, s.87)

“Altyazılar Otomatik Oluşturuldu” başlıklı bölümdeki öyküler, genel olarak, diyaloglarla oluşturulmuş. Bu öykülerdeki diyalogların kimisinde  bir yol hikâyesi anlatıyor bize yazar kimisinde de bir aşk hikâyesi. Hikâyelerin bir kısmında, diğer bölümlerdeki öykülerde olduğu gibi, toplumsal meselelere ilişkin konular da ele alınıyor.

“On yıl önceki gibi burası, hiç değişmedi.
Gelişmedi, derdim ben.
Dert değil mi gelişmek?
Asıl geri kalmak.
Şu doğal koy, kendi halinde orman neden gelişmek istesin?
Halk?
Beton dökülmüş, tesislere boğulmuş, denizi halkına kapatılmış bir yerin ne yararı olacak?
E bu halk yoksul kalacak?
Baksana nasıl mutlular.
Ve nasıl parasız.”  (Tercih, s.114
)

Kitaptaki son öykü “Parçası Benim”, 10 Ekim 2015’te Ankara’da gerçekleştirilmek istenen barış mitingi için Ankara Garı’nın önünde toplanmış insanlara, IŞİD terör örgütü ile bağlantılı iki canlı bomba tarafından, üçer saniye arayla düzenlenen, yüz dört kişinin ölümüne yüzlerce kişinin yaralanmasına sebep olan bombalı saldırıya ilişkin bir öykü. Öykünün kahraman anlatıcısının annesiyle ve kardeşleriyle ilişkisini anlattığı öyküdeki her paragrafta, yazar, “Ankara Gar Katliamı”nda ölen kahraman anlatıcının ailesiyle ilişkisinin farklı boyutlarına yer vererek, katliamla sonlanan sürecin yarattığı çok yönlü yıkımı ustalıkla ve çarpıcı şekilde anlatmış.
Miyop, bir söz sihirbazının kitabı. Sihirbazın amacı illüzyonla göz bağlamak değil, kıvrak bir dil ve anlatımla, didaktizme yönelmeden, okurun miyoplaştığı gerçekleri, yaşadığı çelişkileri sezebilmesini sağlamak. Doğan Yarıcı, kitabına hayata dair pek çok şeyi sığdırarak, özenle seçtiği sözcüklerle, dilin ve kurmacanın olanaklarını ustaca kullanarak, Miyop’la bizi gerçeklere davet ediyor.

Miyop
Doğan Yarıcı
YKY
Öykü / 160 sayfa

Yukarı