Bir İksir Olarak Sanat ve Edebiyat / Yusuf Işık

Doğrusu ne şairim ne yazarım ne de yazan! Bir okurum naçizane. Kendimi kitap eleştirisi yapmam yönünde yapılan bir “davet ve teşvikle” içinde bulduğum zorlu bir mecradayım. At koşturduğum bir saha olmamakla birlikte, benim için farklı bir deneyim… Yoğun, koşuşturmalı yaşantımdan kopartabildiğim zamanlarda Metin Aydın’ın Bu Bir Söyleşi Kitabıdır isimli eserini okudum. 55 isimle, 20 sene zarfında yaptığı söyleşilerden oluşmakta. Bu kitap bir belgesel tadında… Ekseriyetle, “Kendinizi nasıl tanıtırsınız? Sanat ve yazarlık hayatınız nasıl başladı? Yazma sebebiniz nedir? Sanat ve sanatçı kimdir? Çok dil bilmenin eserinize kattıkları nedir?” vb. sorulara verilen cevaplardan oluşmakta.
Kendi penceremden sanatı nasıl gördüğümü anlatmakla başlamak istiyorum: Sanat derinliktir, güzelliktir, estetiktir… İnsan becerisinin ve hayal gücünün ifadesidir… Hayatın biricik anlamı; duygulaşmış rafine fikir, baş döndürücü ahenge iştirak etme duygusu, düşündürmek, hissettirmek, eğitmek, eğlendirmektir… Duygusal ve düşünsel ihtiyaçları karşılamak… İnsanın insan olma serüvenidir… Yazar ve sanatçılar, kavlimce bu çerçevesini çizdiğim hususları pratiğe dökebilendir. Eserlerine iç dünyasını, duygularını, düşüncelerini yansıtan; insanlara görsel ve ruhsal haz vermeyi amaçlayan; en derin varlık bilinciyle, en yüce duyguları ve asil düşünceleri uyandırandır. Sanatçı ve yazarlar; dikkatli birer göz, derin bir fikir, eşsiz bir duygunun yansımasıdır.
Sanatçı ve yazar olmak/olabilmek, ilhama mazhar olmakla da çok ilintilidir… Söyleşi veren M. Mahsum Oral da buna (ilhama) vurgu yapıyor. Sıradan insanların göremediğini görür, düşünemediğini düşünür, derinlerdeki güzellikleri görünür kılar. Yunus’un ifadesiyle, “Söz ola kese savaşı/Söz ola kestire başı” derken; sözün, sanatın, kalemin kudretini anlarız. Yazar ve sanatçı, bir sorumluluk bilinciyle hareket etmelidir. Eserleri ile yapacağı/yapabileceği etkiyi iyi ve doğru hesap etmeli, hazer etmeli. “Samimiyet” ve “iyi niyet” bahsine de değinmek isterim… Bunlar öyle bir iksirdir ki girdiği bünyeyi bütün fakülteleriyle bambaşka ve çarpıcı bir güzelliğe büründürür. Ve öyle bir meziyettir ki, dünyadaki hiçbir kantar ağırlığını tartamaz. Yazar ve sanatçı Metin Aydın’da bu samimiyeti; insana sevgi ve saygıyı, insanlık için bir şeyler yapabilmenin çabalarını müşahede etmek mümkündür.
Yirmi yıllık bir emekle vücuda gelmiş Bu Bir Söyleşi Kitabıdır eserini anlayarak istifade etmeye çalıştım. Gönül dünyama iyi gelebilecek “bir cümle için” bir kitabı baştan sona okumuşluğum çoktur. Yüreğime dokunacak bir hakikat, bir ışık için… Yazdığım 80 sayfalık bir mektubu muhatabına vermeden 40 defa da okuduğum da bir gerçek. Mesuliyet duygusu ve titizlik… “Bal arısı” benzetmesi bu hususu vuzuha kavuşturur kanısındayım. Her çiçekten bir polen toplama amacıyla okudum bu eseri. Kiminin çalışma ve gayreti, kiminin enerjisi, kiminin ümidi, kiminin hayallerinin peşinde yılmadan koşması, azmi, kiminin tecrübesi okurlara bir “yol haritası” sunacak nitelikte.
İnsanı, sığ bir suya girmiş, sırtı dışarıda kalmış bir balığa benzettim kitabı okurken. Kimi zaman dolmuş bir baraj misali; kimi zaman nefes alabilmek için bir menfez arayan bir varlık. İşte bu durumdaki insan, rahatlamak ve belki rahatlatmak için yazma/üretme ihtiyacı hissetmiş… Toplumda görmek istediği manzarayı inşa etmek için yazmayı seçmiş… Çile, keder, gurbet dile getirmiş, o da yazmış/üretmiş… Güzel eserler refah içinde oluşmaz. Sancı ve çile gerek. Bir şeyleri dert edinmek gerek. Meselesine öyle yoğunlaşmalı ki, yanında şemsiyesi olduğu halde, yağmurlu bir günde şemsiyesini açmayı akıl etmemek gerek. Kitaptaki 55 isimde, az-çok gurbet, çile ve keder saikleriyle yazıp ürettikleri görülüyor.
Çok dil bilmeyi, hemen hemen tüm söyleşi yapılan isimlerin birer avantaja çevirdiklerini söyleyebiliriz. Şahsen, üç lisan (Türkçe, Arapça, Kürtçe) bilmenin hayatımdaki en güzel kazanımlardan biri olduğunu söyleyebilirim. Daha da fazla lisan bilmek isterdim. Tabii ki herkesin ana dilini daha fazla sevme, ana dilinde yazıp üretebilme, okuyabilme ve derinlemesine vakıf olması istemesi tabii bir haktır.
Sanat ve edebiyatın en çok da insanda hâsıl ettiği inceliği, farkındalığı, kibarlığı, nezaketi seviyorum. Siyasetten hiç hazzetmem, hiç de anlamam; bu sahada kalem oynatma salahiyetim yok. Şahsi olarak ışıktan, umuttan yana bir felsefem var. Karamsarlığı, kötümserliği, kötü şartlara teslimiyeti tasvip etmem. Umutla, azimle geleceğe kararlı adımlarla yürümeyi ve “muhabbet dilini” önemsiyorum. Yazar Şeyhmus Diken’in kitapta yer alan şu ifadesini çok önemli ve yerinde buluyorum: “Bir büyük üstadın dediği gibi; “Eski hal muhal! Ya yeni hal, ya da izmihlâl!” Bu meyanda, önümüze bakıp güzel yarınlar inşa etmek için el ele, gönül gönüle vermek temennisiyle, şair, yazar Metin Aydın’ın okuru bol olsun.

Bu Bir Söyleşi Kitabıdır
Metin Aydın
Red Yayınları
Söyleşi / 416 sayfa

Yukarı