Şiir Ekseninde Arkadaşlığın Arkeolojisi / Meltem Terzioğlu

Fotoğraf: Kadir İncesu

Şiir midir arkadaşlık, arkadaşlığın yolu şiirden mi geçer? Şüphesiz şiir, arkadaşlığın temel taşı, kelimelerle haşır neşir olan insanların birbirlerine ulaşmasını sağlayan köprüdür. Bu durumda arkadaşlık şiirdir, şiir arkadaşlık ve bu eser, birbirine rakip olan şairlerin dost olamayacağını ön gören kişilere cevap niteliğindedir. Şiir ve arkadaşlık, istinat duvarı gibi birbirlerine dayanaktır, birbirinin varlıklarından kuvvet alırlar. Ancak ve ancak şiirin özüne inen ve onunla hasbihâl edebilen, kelimelerin gücüne inanan kişiler anlar bu gücün büyüklüğünü. İşte, şiirle örüntülenen arkadaşlığa Arkadaşlık Şiirdir kitabında, Haydar Ergülen’in samimi anlatımıyla şahit oluyoruz. Öyle bir şahit olmak ki birbirinden özel, birbirinden kıymetli isimlerin yoldaşlığına konuk oluyor, şiirden öteye geçen yanlarıyla tanış oluyor, geçmiş dönemlere yolculuk ederek zamane arkadaşlıkların aynı tadı vermediği hissine kapılıyoruz. Ancak şiir ve şiirin getirdiği arkadaşlığın ötesinde, bambaşka konulara değiniyor, kabuk tuttuğu düşünülen ve hâlâ kanıyor olan yaralara parmak basıyor Ergülen. Türkiye’nin onulmaz yaralarına.

Şiirin duayenlerinden olan ve şiirle edebi hayata atılan Haydar Ergülen’in ilk deneme kitabı Haziran Tekrar, 2000 yılında okurlarıyla buluşuyor. 1981 yılında, şiir kitabıyla başladığı yazın hayatına 19 yıl sonra denemeyi de dahil ediyor Ergülen. Arkadaşlık Şiirdir eseriyse 2024 yılında, en güncel hâliyle yayın hayatına katılıyor. Bu kitap vesilesiyle okur, sadece arkadaşlıklara şahit olmuyor aynı zamanda Haydar Ergülen’in kim olduğu, hangi ideoloji ve fikirleri benimsediği, hayatının hangi şehirlerde şekillendiği sorularının yanıtlarına da ulaşabiliyor. Öncelikle eserin kapağını kaldırdığımız vakit “Haydar Ergülen, Nar’ın Babası” cümlesiyle karşılaşıyoruz. Ergülen burada, şair kimliğinden önce baba kimliğiyle göz kırpıyor okuruna. Ergülen’in sıkı okuyucuları, kendisinin bir araya getirdiği şiirleriyle Nar: Toplu Şiirler 1 kitabını ve yine Nar Alfabesi adındaki ilk ve tek çocuk kitabını kızı Nar’a ithaf ettiğini bilir.

Arkadaşlık Şiirdir adlı kitabın içindekiler kısmına gelindiğinde, eserin “arkadaşlık” ve “tanışıklık” başlıkları kapsamında, alt başlıklar hâlinde meydana geldiği görülmektedir.

Başlık İçinde Başlık, Arkadaşlık İçinde Arkadaşlık, Şair İçinde Şair

Ergülen, Bazı anılar önceden yaşanır, bazıları önceden yazılır, cümlesiyle giriş yapıyor “arkadaşlık” başlığı altındaki “nice aşklar, arkadaşlıklar” bölümüne. Şair kimliğini ön plana koyan, etkileyici bir girişle okuru selamlıyor. Aslında bu cümle, yazının gidişatıyla ilgili bir ipucu barındırıyor içinde. Ergülen, bölümün ilk cümlelerinden hemen sonra Melih Cevdet Anday ve onun “Anı” şiirinden bahsedince okur, giriş cümlesindeki anı üzerine olan göndermeyi naif bir yolla yakalıyor. Ergülen’in yarayışlı bir şiir olarak nitelendirdiği “Anı”, bu girizgâh sonrasında okurda merak uyandırıyor, daha önce okunmuş olsa dahi tekrar okunma isteği uyandırıyor. Arkadaşlık temelinden yola çıkarak kaleme aldığı bu eserinde Haydar Ergülen, sadece şairlerin arkadaşlık bağlarını sunmuyor aynı zamanda şiirlerin hikâyelerini, barındırdığı temel ve öz duyguyu gözler önüne seriyor. Tıpkı “Anı” şiirinde olduğu gibi. Bu şiirin içerisinde bahsi geçen kahramanlık kavramından yola çıkarak, bir diğer alt bölüm olan “Kahramanlık bazen bir ‘yol şarkısı’dır” başlığıyla konu ilişiği sağlıyor, arkadaşlığın aslında kahramanlık olduğuna değiniyor. Bu bağlamda başlıkların rast gele seçilmemiş olduğunu, belli bir düşünce süzgecinden geçirilerek kaleme alındığını söylemek yanlış olmayacaktır.

Kahramanlık denince akla gelen ilk şairlerden biri elbette Nazım Hikmet. 1920’de Milli Mücadele’de yer alabilmek uğruna yapılan İstanbul, İnebolu ve Ankara yolculukları; bu yolculukları eşsiz kılan, güce güç katan arkadaşlıklar. Sevgili Ergülen, Cumhuriyetin ilk şairi Nazım Hikmet’in ve daha sonra gazeteci olarak hayatını sürdürecek olan Vâlâ Nurettin’in yani Vâ-Nû’nun yoldaşlığından söz ediyor eserinde. “İlk okuduğum, unutamadığım arkadaşlık” olarak bahsediyor bu yoldaşlıktan. Her ne kadar ilerleyen yıllarda ideolojik olarak kesiştikleri yollar birbirinden ayrılsa da, ilk bölümünü Nazım’ın ve ikinci bölümünü Vâ-Nû’nun kaleme aldığı “Yol Türküsü” bu yoldaşlığın, sırdaşlığın, kardeşliğin, birlikte sürdürülen mücadelenin doğurduğu marştır. Bu nedendir ki arkadaşlık şiirdir; şiir ise arkadaşlığın doğurduğu evlat.

“Nice aşklar, arkadaşlıklar” içinde Tomris Uyar, Ülkü Tamer ve Turgut Uyar isimlerine yer veren Haydar Ergülen poetik ve politik arkadaşlıklardan yola çıkarak, Edip Cansever ve Turgut Uyar’ın kadeh arkadaşlığına değin detaylı bilgiler veriyor, arkadaşlığın tahlilini başarılı bir şekilde çıkarıp meraklısına sunuyor.

Eleştiriyle Beslenen Arkadaşlıklar

Muzaffer Erdost tarafından “İkinci Yeni” isminin ortaya çıktığına ışık tutan yazarımız, 1950’lerden itibaren bu akıma dahil edilen şairlerin yaratımını devrimci bir şiir olarak ele alıyor. Bu sebepten ötürü İlhan Berk, Edip Cansever, Turgut Uyar, Ece Ayhan, Sezai Karakoç, Cemal Süreya, Ülkü Tamer, Özdemir İnce, Hilmi Yavuz gibi isimlerin şiirleri, ideolojileri ve yaşantılarına yansıyan fikirleri doğrultusunda birbirlerine sert eleştirilerde bulunduğuna dair söylemleri masaya yatırıyor. Peki, bu eleştirel yaklaşım bu dostlukları öldürmüş mü yoksa çok güçlendirmiş mi? Bu sorunun yanıtı kitabın isminde yatıyor, arkadaşlık şiirdir. Keza şimdilerin imitasyon dostluklarına da dem vuruyor Ergülen, eskilerde arkadaşlığın arkadaşlık, yoldaşlığın yoldaş olduğundan ve şiirin bir evi, yuvası olduğundan bahsediyor. Ancak şiir artık konferans salonlarında, toplantı alanlarında, amfilerin köşelerinde 1-2 saatlik program içinde yok olup gidiyor. Yazarımız eski, samimi ortamlara özlem duyuyor ve bunu okuruyla paylaşıyor.

Üçlemeler

Melih Cevdet Anday’ın bahsi geçmişken elbette “Garip” akımının çok kıymetli isimleri karşımıza çıkıyor eserde. Orhan Veli Kanık, Oktay Rıfat, Melih Cevdet Anday. Hatta üç kişiden oluşan bu “garip” ancak unutulmaz arkadaşlık Ergülen tarafından 1958 yılında çekilmiş olan Üç Arkadaş filmiyle bağdaştırılıyor. Yazarımız, şiir yaşantısında kurulan dostlukların üç kişiyle düğümlendiği ve kalıcılığa ulaştığı gözlemini okurlara sunuyor. “Sanki sıkı, sağlam, denenmiş, kavi arkadaşlıklar da üç kişi ister hep. Cemal Süreya’nın şiirleri de öyle değil midir, sanki hep üç kişi vardır, iki kişiymiş gibi görünmesine rağmen.” Garip’i arkadaşlığın şiiri olarak tanımlıyor, Orhan Veli’nin önderliğinde kurulan Yaprak Dergisi’ni de bir arkadaşlık yaprağı olarak kaleme alıyor.

“Anı” şiiri dışında, Anday’ın “Fotoğraf” şiirinin de bahsi geçiyor eserimizde. Bu şiirin,  “…bir de Şinasi” dizesine alınganlık gösteren Şinasi’nin ve garip arkadaşlıkların Ankara’daki anısı üzerine çekilmiş bir fotoğraf betimi olduğunu Ergülen anlatımıyla öğreniyoruz.

Üç Arkadaş filmiyle bağdaşan bir diğer üçlü; Ece Ayhan, Cemal Süreya, Sezai Karakoç. “Türk şiirinin üç parasız yatılısı” olarak bilinen bu üç mühim isim Haydar Ergülen tarafından “Üç tarz-ı siyaset, üç tarz-ı şiir” olarak tanımlanıyor. Aslında bu söylem, bu üç önemli şairin siyasi ve poetik duruşunu özetler nitelikte. Münzevi olarak görülen, yalnızlığı ve yokluğu özgür iradesiyle seçen Sezai Karakoç’la birlikte Dersim travmasını şiirlerinde ve düz yazılarında bir çocuk gibi büyüten Cemal Süreya ve yoksulluktan dolayı takunyalarla okula gitmek zorunda olan Ece Ayhan’ın yoldaşlığı ve eleştirel dostluğu üzerine detaylı bilgiler aktarıyor Haydar Ergülen. Keza “Arkadaşım Ece Ayhan” bölümünde de Ayhan’a dair tüm detayları sunuyor. Fakat bunu okura öyle hassas ve mütevazi bir dille anlatıyor ki, Ece Ayhan’la olan yakın arkadaşlığını okurun gözüne sokmamak ve akıllarda devleşmemek için bazı satırlarda “ben” kişi zamirini kullanmak yerine “Haydar Ergülen” olarak bahsediyor kendinden.

Erkut Tanrısever, Ömer Ateş Kızıltuğ ve Haydar Ergülen. Üç kafadarın 40 yıllık arkadaşlık, yoldaşlık hikâyesi. Haydar Ergülen, kendisi için kıymetli olan arkadaşlığını “Üç Arkadaş” başlığı altında kaleme almış. Bir nevi, kitabın başında bahsettiği Üç Arkadaş filmine bir gönderme, arkadaşlıkların üç kişiyle tamamlandığına dair sunduğu düşüncesini dolduracak somut ve elle tutulur bir başka arkadaşlık örneği. Ergülen arkadaşlığının mihenk taşı olan bu isimler, yazarın Trenler de Ahşaptır kitabında da kaleme alınmış.

Arkadaşlık Şiirdir sayesinde hafızalarımıza kazınan, yine de bilgi eksikliği yaşadığımız isimlerle karşılaşıyoruz, tanıdığımız ancak detaylandıramadığımız isimler. Özdemir İnce, Yılmaz Güney ve Nihat Ziyalan. Sinemacı kimliğiyle bilinen fakat romanları, öyküleri, şiirleri de olan Yılmaz Güney. Adana’da yaşanan çocukluğun ve edebi kesişimin isimleri. Yine üç kişi, yine dostluk ve yoldaşlık. Böylece Ergülen, dostlukta üç kişilik üzerine sunduğu tezin doğruluğunu gözler önüne seriyor diyebiliriz.

Şairin Şehri

1956 yılında, Eskişehir’de başlayan hayatının lise yıllarında sürgün yemesiyle arkadaşlığın ve şiirin sıcaklığına erişeceği şehir Ankara’dır Haydar Ergülen için. Tıpkı, arkadaşıyla hoş sohbet eder gibi eserinde anılarını anlatan Ergülen, Aydınlıkevler Lisesi’nde tanıştığı Ömer Ateş Kızıltuğ ve Erkut Tanrıseven’le edebiyat, müzik, sinema, siyaset üzerine gerçekleştirdiği paylaşımlar üzerine aydınlık bir şehir olarak tanımlar Ankara’yı ki bu şehirde ilk kez bir şairle -Gülten Akın’la- tanışmış olmasının etkisi çok büyüktür. Şiir yazmaya başladığı dönemlerdeyse tanış olduğu ve yakın çevreye evrilen şairlerin isim listesi epey kabarık olacaktır; Adnan Azar, Ahmet Erhan, Şükrü Erbaş, Ahmet Telli, Salih Bolat, Murathan Mungan, Enis Batur, Metin Altıok ve niceleri… 1980 öncesi şairlerin ve dolayısıyla şiirlerin şehrine, Ankara’ya yolculuk ediyoruz Ergülen kalemiyle. Yolculuğuna Eskişehir’de başlayan Ergülen, Ankara’da bambaşka bir kapı aralamış ve şairliğe dair yolculuğunu İstanbul’da noktalamıştır.

Şairin Evi

Haydar Ergülen vesilesiyle Nilgün Marmara’nın Kızıltoprak’taki evine misafir oluyoruz sık sık. “Kızıltoprak’taki ev özellikle hafta sonları ve Hatay Meyhanesi’nden çıkışta gidilen, kalınan, içilen, konuşulan, tartışılan, müzik dinlenen bir arkadaşlık eviydi,” diyerek, arkadaşlık evi olarak nitelendiriyor bu buluşma noktasını Ergülen. Hatta Nilgün Marmara’nın basıldığını hiç görmediği kitabı, Daktiloya Çekilmiş Şiirler’i de “Daktiloya Çekilmiş Arkadaşlıklar” ismiyle anıyor. Bu noktada Marmara ve Ergülen dostluğuna, Ece Ayhan’ın Marmara’nın ev arkadaşlığına ve nice Kızıltoprak dostluğuna şahit oluyoruz.

Arkadaşın ve Arkadaşlığın Ölümüne Dair

Anıları arkadaşlığa benzeten, dünya görüşünü arkadaşlık çerçevesiyle sağlamlaştıran Haydar Ergülen, dünyanın çekilmez oluşunu, arkadaşların bir bir dünyadan ayrılışına bağlıyor, “Dünyanın git gide çekilmez oluşu, arkadaşlığın da git gide dünyadan çekiliyor olmasından biraz da.” Ölüm mü kastettiği, yoksa günümüz arkadaşlıklarının sahteliğine mi dem vuruyor? Belki arkadaşların ölümü belki arkadaşlıkların. Fakat her ikisinin yokluğu da ölüme dokunuyor.

Suya Sabuna Dair

Ergülen sadece anekdotları iliklemiyor birbirine, anılar eserin temelini oluştursa da her bir başlığın altında Türkiye’nin kanayan yaraları, acıları, toprakla üzeri kapanan konuları, okuyucuyla paylaşılıyor. Dar Ağacında Üç Fidan, üçlü arkadaşlıkların uydusunda yer alıyor. Öyle ki yaşanan siyasi olaylar herkesin biraz solcu olduğu günleri doğuruyor yazarımızın 70’li yıllar anlatısında. Keza 12 Mart 1971 Muhtırası, 12 Eylül 1980 Darbesi, Madımak ve özelinde Metin Altıok, Gezi Parkı gibi Türkiye’nin sağalmaz olaylarına değinen Ergülen, Arkadaşlık Şiirdir adını verdiği eserini sadece arkadaşlık ve şiir özelinde kaleme almamış, suya sabuna dokunmaktan kaçınmayarak ideolojilerini, politik ortamın götürülerine dair eleştirilerini okurlarıyla paylaşmış. Yine anılarına dair anlatısının içinde, gençlik dönemlerinde kendisinden “kızılbaş Haydar” olarak bahsedildiğini söyleyen Haydar Ergülen, sosyalist yanından ve erken dönemlere denk düşen zamanlarda ideolojisi yolunda yaptıklarından söz etmiş eserinde. Bu noktada dümeni, Ergülen’in ODTÜ yıllarına kırabiliriz.

Son Söz, Sonsuz Arkadaşlıklar

Arkadaşlık Şiirdir, öyle bir kitap kinice kıymetli isimlerle rastlaşıyor, edebiyatın bel kemiği dergilerle tanış oluyor, şiirlerin gerçek hikâyelerini öğreniyor, birçok film ismiyle denk düşüyoruz. Okuyucu, Ergülen’in şair kimliğiyle kaleme aldığı, şiirsel anlatımının eşliğinde onun sadece edebi değil sinema, müzik, siyaset alanlarındaki birikimine de hayranlık duyuyor. Yazarın doğduğu şehirden, ilk arkadaşlıklarından, lise ve üniversite zamanlarına dair hatıralarından, 80’lerden bugüne edebiyat ve şiir dünyasına dair anılarından bahsetmesi otobiyografik bir renk sunsa da eser, çok renkli ve katmanlı bir tat bırakıyor ağızda. Bir nevi zamanda, mekânda, edebiyat izleğinde yolculuk. “…birbirlerini sevsinler, okusunlar, ağırlasınlar diye,” sözleriyle günümüz edebiyatına ve şairlerine de eleştiride bulunan Haydar Ergülen, 80’li yılların dostluğuna ve şiir arkadaşlığına özlem duyduğunu dile getiriyor. Küçük İskender, Ruhi Su, Sait Faik, Leyla Erbil, Ahmet Arif, Metin Altıok, Salah Birsel, Ataol Behremoğlu, İsmet Özel, Ziya Osman Saba, Cahit Sıtkı Tarancı ve nice kıymetli ismin, arkadaşlığın bir arada olduğu bir dünyayı adımlıyoruz Arkadaşlık Şiirdir ile. “Dünyaya tanışmak için gelmek güzel bir sebep,” diyen Haydar Ergülen vesilesiyle şiir dünyasıyla tanış oluyoruz. Dilerim şiirin arkadaşlığıyla arkadaşlığın şiirini yazmaya, yaşamaya, yaşatmaya devam etsin sevgili Ergülen.

Arkadaşlık Şiirdir
Haydar Egülen
Sia Kitap
Deneme / 180 sayfa

Veveya Kitap 18 / 05 Mayıs 2024

Veveya Kitap 18 / 05Mayıs2024
Yukarı