Başkan Babamızın Katafalk Açmazı / Fatih Selvi

Başkan Babamızın Katafalk Açmazı / Fatih Selvi

Başkan Portino’nun Kolombiya’yı demir yumruğuyla yönettiği yıllarda katafalk hırsızlarına yönelik aldığı o feci kararın ertesinde olanlar hâlâ akıllarda. Hırsızlar yakalanır yakalanmaz çırılçıplak soyuluyor, çaldıkları katafalklara yatırılıp bağlanıyordu. Her taraflarına önce karamel, sonra papağan yemi dökülüyor, ardından da bir oda dolusu aç papağanın arasına bırakılıyorlardı. İlk başta masum görünebilecek bu ceza tamir edilemez sonuçlar doğurdu. Hırsızlar amansız gaga darbeleriyle delik deşik ediliyor, çektikleri acılardan uyuyamıyorlardı bile. Hemen hemen hepsi, bakımsızlık ve enfeksiyondan günlerce feryat ede ede can verdi.

Bu önlemlerle ülkede katafalk hırsızlığının kökü kazınmıştı. Cenaze sahipleri derin bir nefes almıştı almasına ama Portino’nun iktidarına duyulan saygı beklenmedik bir darbe yiyecekti. Yaşananların sosyolojik, psikolojik sebepleri uzun uzun irdelenerek bir tanıma elbet ulaşılabilir ancak biz sadece olayların gidişatını aktarmakla yetineceğiz. Hangi uzman, halkın papazlara ödenen dua okuma bedelini reddetmeye başlamasına hemen makul bir açıklama getirebilir ki zaten. Ya da sunaklara bırakılan mumları satanların terslenmesine, mum paralarının ödenmemesine. Duruma itiraz eden mumcuların yediği dayaklar yetkililere şikâyet edildiğinde bunun bir şaka olabileceği düşünülmüştü. Cemaatin ilahici çocuklara dağıtılan harçlıkları kesmesi, kiliseler için toplanan yardımlara artık yüz vermemesi de işin tuzu biberi olmuştu.

Kiliselerde bunlar cereyan ederken halkın tekinsiz niyetleri olduğuna inanan Portino paniğe kapıldığını gösteren birtakım uygulamalara girişti. Mumcuların, ilahici çocukların güvenlik güçlerince korunması, kilise cemaatinin belli bir miktarda bağış yapma zorunluluğunun getirilmesi işe yarar gibi göründü ilkin. Fakat papazların maskeli birilerince tartaklanması, kilise duvarlarına yazılar yazılması; polis araçlarının boyanması ve lastiklerinin patlatılmasıyla süreç bambaşka bir noktaya evrildi. Polis kameralarınca tespit edilen suçlular herkesi şok etti. Yaşları seksenin altında gözükmeyen görüntülerdeki hanımlar bıçaklar ve boya kovalarıyla bu eylemleri yaparken oldukça keyifli görünüyordu.

Zanlılara ne ceza verileceği merak konusuydu. Başkan Portino bu gelişmelerden iktidarına yönelik sinsi bir organizasyonun sorumlu olduğundan şüpheleniyordu. Neredeyse yok hükmündeki güdük iktidarın böylesi kurnazlıklara kafasının basmayacağından emindi. Dış odaklarca destekli birtakım tehlikeli ekiplerin olaylarda parmağının olduğunu düşünüyordu. Seksen küsür yaşındaki kadıncağızları bu çapta eylemlere başka kim sevk edebilirdi ki?

Portino iç savaş yıllarında gençliklerini ülkenin kurtuluşuna adamış, savaşçı ruhlarını kaybetmemiş bu hanımefendilere ne ceza vereceğini uzun süre bulamadı. Sonunda çılgın bir fikirle ülkeye binlerce huzurevi yaptırmaya karar verdi. Niyeti, yaşı sekseni aşan bütün insanları zorla buralara yerleştirmekti. Bu yaşlarda yakını olanların çoğu alınan karardan memnun görünüyordu ama huzurevlerinde yaşananlarla beraber Portino, iktidarı boyunca ilk kez dehşeti hissetti. Evlerinden zorla alınıp buralara tıkılan teyzeler izahı zor bir dürtüyle huzurevlerini kaosa sürüklemişti. On binlerce huzurevi çalışanını eş zamanlı olarak derdest edip bir yerlere kapatmışlardı. Rehinelerin serbest bırakılma şartı, feci bir kıyıma uğrayan katafalk hırsızlarının yakınlarından özür dilenmesi ve onlara tazminat ödenmesiydi. Bu isteklere gülüp geçen Başkan Portino kadınların kararlılığı karşısında yapmaması gereken o ölümcül hatalardan birini işledi. Ülkesindeki tuhaf hareketlenmeleri sonlandırmak o kadar kolayken isteklerin tümünü reddetti. Sonunda da olanlar oldu. Çırılçıplak soyundurulan rehineler karamele bulandırılarak belli aralıklarla dışarı salındı. Halk elleri arkadan bağlı durumda sokaklarda koşturan bu karamelli çıplakları kahkahalarla karşıladı. Bulaşıcı bir neşe tüm şehirlere sıçradı. İnsanlar karnaval coşkusuna kapılmışlardı, coşkuyla evlerinden fırlayıp akın akın meydanlara döküldüler. Sonradan her sene kutlanacak, Katafalk Karnavalı denen bu eğlenceler günlerce sürdü.

Başkan Portino yıllardır askeri katılıkla yönettiği halkının verdiği tepkide saklı duyguyu sezemeyecek kadar aptal değildi. Bir akşam kesinlikle rahatsız edilmemesini emrederek odasına çekildi. Çok geçmeden de içeriden bir el silah sesi geldi. Başkan babamız kafasına sıktığı kurşunla onca çabayla ele geçirip sürdürdüğü iktidarını kendi parmağıyla sonlandırmıştı.

Portino kilometrelerce uzunlukta bir kortejle anıt mezarına götürüldü. Şaşaalı bir törenle ebedi istirahatgâhına gömüldü. Cenazeden sonra tören yerinde tabutun konulduğu örtü kaldırıldığında başkan babamızı son bir sürpriz bekliyordu. Birinci kalite maundan katafalkı çalınmış, yerine üst üste, yan yana dizili papağan kafesleri konulmuştu.

Yukarı