Yara Çağı Avuntuları 2 / Hüseyin Köse
Öylesine doyumsuz ki arzunun fili
Akasya dalından düşen gövdeyi
Papatya falından başka bir şeyle onaramıyoruz
Öyle sabahlar var ki, eskitiyor ışık bahçeyi
Kıvranmanın ejderi ya da karantinası gözlerin
Yol diyorum, göç kıyamet, öyle sağır bir kış ki
Kasığımda bir testere kesiyor olmanın sularını
Kayboluşun ufkunda kaybolduğum için belki
İçimden geçip giderek ayak izlerimi yok ederek
Günleri tasarruflu kullanarak neredeyse her şeyi
Öyle işte yıllar yılı uyudum kabukta bir düzeni
Ömürsüz kelebekleri ki uçunca yalnızca sesleri kalır
Hacizli eşyalar gibi elden ele kirlenirken kimileri
Bana biraz imbat ver, biraz deniz eğrisi
Soyu süren nehirlerden bir su köklere giden
Hayallere kapılırken açıklarda upuzun bir yitişle
Birbirini itip kucaklayan iki karşıt duyguyla
Bazı seslerin suskunluğuna çeker gibi tetiği
Bana biraz ışık ver unutsun gece renklerini
Uğurlarken en kısrak sevinçleri en sağır geçitlere
Zarfların üzerindeki yaralı bir pul gibi…
11-14 Ağustos 2023
Fotoğraf: Erkan Karakiraz