Tekinsiz Zaman Öyküleri / Semrin Şahin

Bilinen Tüm Anlatılar / Semrin Şahin

Recep Kayalı’nın dördüncü öykü kitabı Bilinen Tüm Zamanlar adıyla Vacilando Kitap tarafından yayımlandı. Daha önce yayımlanan Kamburuma Üç Sebep kitabıyla Fakir Baykurt ödülü listesine giren yazarın öykü evreni çok güçlü. Kayalı’nın Kamburuma Üç Sebep’le anlatı dilinin olgunlaştığı, Bilinen Tüm Zamanlar’la da kendine özgü bir anlatı evreni kurduğunu söyleyebilirim.

Bilinen Tüm Zamanlar yedi öyküden oluşuyor. Daha önceki kitabında gördüğümüz üçlemeler bu kitapta da yer alır. İki öykü üçleme şeklinde yazılmıştır. Bir öykü haricinde öteki öyküler bölümlere ayrılarak kurgulanmış. Bölümler halinde yazılmış olması okuru biraz yorduğu kanısındayım. Çocukluk, gençlik ve yaşlılık gibi veya günler şeklinde bölümler mevcut, kendi içinde bir bütünlük oluştursa da yer yer okuru zorladığı da bir gerçek.

Kitabın ilk öyküsü “Kara Ulak Ensar’ı Tüketen Şeyler” üçüncü şahıs anlatıcının Ensar karakteri üzerinden bir köye getirdiği haberleri ve içsel yolculuğunu anlatır. Kara Ulak Ensar Kafkaeks bir dünyada çıkar karşımıza. Öykünün dili halk hikayelerinden ödünç alınan bir dil izlenimi verir. Geleneksel anlatıya yaslanırken edebiyatın yeni olanaklarından da yararlandığını özellikle belirtmek gerekir. Öykülerin genelinde rastladığımız ve bu öykü içinde geçerli olan devrik cümlelerin yoğun kullanımı dikkat çekici. Bana göre, “Metin Üçlemesi” öyküsünde de  devrik cümlelerin hem çok hem de peş peşe kullanılması anlatımı zayıflatmış gibi geliyor. “Kara Ulak Ensar’ı Tüketen Şeyler” geçmiş zamanlarda geçen bir öykü olmasına karşın kahvede oturanlardan biri Ensar’a, “Burada ne televizyon var ne radyo. Bir tane vardı, kahvenin radyosu, o da bozuldu. Söylesene bizden haberi var mı baştakilerin?” (s.15) der. Bu kısma kadar ulakla haberleşilen bir dönemde geçen, uzak mesafelerin haberleşmeyi kısıtladığı, köy köy mektup dağıtan bir karakterin olduğu öykünün birdenbire televizyonun olduğu, teknolojinin ilerlediği yakın bir geçmişte geçtiği gerçeğiyle yüzleşiriz. O âna kadar yarattığı atmosfer daha sahiciyken birden okurun durmasına ve öykünün geçtiği yılları sorgulamasına neden oluyor. Bu konuşma bana göre öyküye hizmet etmeyen, zayıf bir diyalog olmasının yanında öyle bir handikap yaratıyor ki öykünün gerçeklik düzlemini sarsıyor. Bu diyalog öyküden çıksa öykü ne kaybederdi, diye sormadan edemedim. Bana göre hiçbir şey kaybetmezdi diye düşünüyorum. Öykünün bölümleri içerisinde son bölümde Ensar’ın mektup getirdiği kişiyi evinde ölü bulmasından itibaren anlatımın daha kısa cümlelerle devam etmesi, sahnelerin canlılığı öykünün ritmini ve aksiyonu yükseltiyor. Bu da öykünün niteliğini yukarı taşıdığı kanısındayım.

Öykülerin bütününe baktığımızda eski anlatı geleneklerine has bilge bir anlatıcının sesi duyulur. Bu anlatıcı başka öykülerde gözümüze batacak, “Yorgunluğun avucunda girdi kasabaya.” veya  “… içten içe uykuyla flörtleşen…” gibi ifadeler kullanır, bu ifadeler anlatı içerisinde hiç rahatsızlık vermez okura. Tam aksine yazarın tekinsiz bir zamanda geçen, alışılmadık öykülerin peşinde olduğunu hissettiriyor. Bu anlamda dili ve biçemi iyi kullanan bir öykücü Kayalı.

“Yumurtacı Ragıp’ın Amorti Yaşamı” ve “Cennette Dokuz Gün” öykülerinde öteki öykülerde kullanılan anlatıcı değişir. Bu öykülerde ben anlatıcı vardır. Anlatım biraz daha rahatlar ve Yumurtacı Ragıp’ın Amorti Yaşamı öyküsünde kara mizaha yaklaşır yazar. İçinde yaşadığımız toplumun bir aynasına dönüşür öykü. Grev, işten atılma, sonrasında işsizliğin sıkıntılarını, iş bulma derdi, ne işte olursa olsun çalışacak olmanın zorunluluğu gibi kapitalist toplum içerisinde kahraman anlatıcının ahenkli sesiyle erkek olmanın ve bu eksende babalığın sorumluluklarını bir bir çıkarır önümüze. Yazar bunların hiçbirini söylemez bize, kurduğu öykü evreninin içinde sorgulamamıza sebep olur. Toplumu ve insanı iyi anlayan bir yazar olduğunu düşünüyorum Kayalı’nın.

Bilinen Tüm Zamanlar öykü okuru için farklı kurguları, özgün anlatımıyla dikkat çekici. Daha önce yazarın öyküleriyle tanışmadıysanız bu kitabının iyi bir fırsat olduğu söyleyebilirim. Kısacası Kayalı dildeki mahareti ve anlatı evreniyle adından çok söz ettireceğe benziyor.

Bilinen Tüm Zamanlar

Recep Kayalı
Vacilando
Öykü / 96 sayfa

Yukarı