Yirminci Yüzyıl Edebiyatına Odaklanan Bir Teorisyen: Northrop Frye / Abdullah Ezik

Yirminci Yüzyıl Edebiyatına Odaklanan Bir Teorisyen: Northrop Frye / Abdullah Ezik

Northrop Frye’ın farklı dönemlerde kaleme aldığı edebiyat eleştirisi metinlerini bir araya getiren Yirminci Yüzyıl Edebiyatı Üzerine, geçtiğimiz günlerde Mukadder Erkan tarafından Türkçeye çevrildi. Frye’ın bir teorisyen olarak edebiyata yaklaşımını farklı açılardan ön plana çıkaran kitap, aynı zamanda yazarın metinlerini ne denli geniş bir düşünsel harita ile kaleme aldığını da ortaya koyuyor.

Kanadalı edebiyat eleştirmeni, akademisyen ve teorisyen Northrop Frye (1912-1991), edebiyat eleştirisi alanında yaptığı çalışmalar ve edebiyat teorisiyle ilgili yazılarıyla uluslararası anlamda tanınmış, çalışmaları bugüne kadar birçok dile çevrilmiş öncü bir isim ve figürdür. Başta Victoria College ve Oxford Üniversitesi olmak üzere birçok önemli kurumda eğitim alan Frye, 1930’ların sonlarından itibaren Toronto Üniversitesi’nde çalışmaya başladı ve kariyerinin büyük bir bölümünü bu üniversitede geçirdi. Edebiyat teorisi ve eleştirisi alanında verdiği derslerle birçok önemli ismi gün yüzüne çıkardı ve arkasında büyük bir yazın mirası bıraktı. Birçok farklı disiplini iç içe geçirdiği çalışmalarında Frye, mitoloji, edebiyat, felsefe, sosyoloji ve tarihin birbirlerinin ayrışmaz birer parçası olduğu fikri üzerinde durdu.

Frye, edebiyatın temel yapı taşlarını ve evrensel temalarını incelediği eserlerle kendisinden sıkça söz ettiren bir isim olarak değerlendirilebilir. Özellikle Anatomy of Criticism (Eleştiri Anatomisi) başlıklı kitabı, edebiyat eleştirisi ve teorisi alanında büyük bir etki yarattı. Bu kitapta edebiyatı dört temel tür (epik, lirik, dramatik, satirik) ve yedi temel tema (mitoloji, trajedi, komedi, satir, ikinci dünya, romance, ironi) çerçevesinde sınıflandırarak inceledi. Bu sınıflandırma ve temalar, Frye’ın daha sonra kaleme alacağı birçok eser için de temel dayanak olma işlevini üstlendi. Bu bağlamda yazarın, hemen bütün hayatı boyunca edebiyata yaklaşımını farklı başlık ve temalar üzerinden geliştirdiği ifade edilebilir.

Northrop Frye’ı edebiyat eleştirisi alanında ön plana çıkaran ve öncü kılan meselelerden birisi de edebiyat ve mitolojiyi bir araya getiren yazılar kaleme almasıdır. Özellikle yirminci yüzyılın ortalarında kaleme aldığı çalışmalarla edebiyat ile mitolojinin ne derece iç içe geçtiğini ve birbirlerini beslediğini ortaya koyan Frye, mitlerin ve semiyotik (sembolizm) unsurların edebiyattaki rolüne dair derinlemesine analizler yaptı. Bu analizler, daha sonraki yıllarda başta sözlü edebiyat çalışmaları olmak üzere birçok farklı alanı da derinden etkiledi.

Frye, edebiyat eleştirisi alanında yapıtların nasıl yorumlanması gerektiği konusunda geliştirdiği düşüncelerle de ön plana çıktı. Eleştiriye yaklaşımında birçok farklı okuldan etkilenen yazar, tek bir görüş ve okula bağlı kalmaktansa zaman içerisinde kendi özgün yaklaşımını geliştirmeyi tercih etti. Onun için öncelik salt bir ekole bağlı kalmak değil, mevcut tüm ekol ve okullardan beslenerek ortaya daha kapsamlı bir yaklaşım çıkarmaktır. Bu düşüncesini yazılarında da açıkça ortaya koyan yazar, kendi özgün yaklaşımını geliştirirken kendisinden önceki birçok teorisyeni anmaktan da geri durmamıştır.

Edebiyat teorisi ve eleştirisi alanında yaptığı katkılarla edebiyat dünyasında büyük bir etki uyandıran Northrop Frye’ın Yirminci Yüzyıl Edebiyatı Üzerine başlıklı eseri, bu bağlamda onu ve onun edebiyata yaklaşımını farklı açılardan ortaya koyması bakımından dikkat çeken bir çalışma. Glen Robert Gill tarafından derlenerek bir araya getirilen yazılardan oluşan kitap, içeriğindeki meseleler, yazarın ele aldığı yazar/şair ve kitaplarla ön plana çıkıyor.

Yirminci Yüzyıl Edebiyatı Üzerine, Frye’ın atmış yıl boyunca yirminci yüzyıl edebiyatı üzerine kaleme aldığı makaleleri bir araya getiren bir kitap. Frye, kitapta bir araya gelen metinlerinde/makalelerinde başta T.S. Eliot, George Orwell, James Joyce, Virginia Woolf olmak üzere yirminci yüzyıl edebiyatına yön veren birçok önemli ismi ele alır. Her yüzyılın kendisine has bir gelişim çizgisi olduğunu belirten Northrop Frye, her yüzyılın kendi anlatı tekniğini, kendi jenerasyonunu, kendi edebî yaklaşımını gün yüzüne çıkardığını belirtir. Bu noktada ele aldığı her bir ismi yaşadığı doğal çevre, birlikte var olduğu toplum ve temel meselelerle beraber ele alan yazar, onlara toplu bir bakış atmaktan da kaçınmaz. Birbirlerinin takipçisi, destekçisi, izcisi olan yazarlar; kendisinden önceki edebî mirası devralan veya ondan bambaşka bir şekilde yararlanan yazarlar; kendi edebiyatını edebî kanona bağlayan veya bu yakınlıktan açıkça uzak duran yazarlar… Yirminci yüzyıl yazar ve şairlerini tüm bu mesele ve başlıklar üzerinden ele alan Frye’ın araştırmasının ikinci boyutunu ise salt eserler ve eserlerin muhteviyatı oluşturur.

Yirminci yüzyıl, modern edebiyatın temelinin atıldığı, bununla beraber edebiyatın birçok farklı fraksiyona bölünerek içeriğinin defalarca kere ele alındığı bir süreç olarak ifade edilebilir. Bu noktada yüzyılı onu oluşturan koşullarla beraber değerlendiren Frye, araştırmasını yürütürken salt kendi dönemi ile sınırlı kalmaz. Ele aldığı her bir ismi geçmiş ile bağlantılar kurarak, özellikle de antik çağ yazar ve şairleriyle ilişkilendirerek değerlendiren Northrop Frye için en önemli başlıklardan birisi devamlılık ve ele alınan hikâyenin kökenine gitmektir. Homeros, Aristoteles, Vergilius ve Horatius gibi Batı edebî kanonunun merkezinde/kökeninde yer alan isimlere bu bağlamda özel bir yer açan yazar, onların nasıl bir edebî silsile oluşturduklarına dikkat çekerken bunu güncel örnekleriyle değerlendirir. Ezra Pound da George Orwell de Samuel Beckett de William Faulkner da bu noktada bir edebî birikimin sonucu olarak yirminci yüzyıl yazınında ön plana çıkar. Edebiyat, bu şekilde geçmiş ile sürekli yeni bağlar geliştirir, yeni bir diyalog dönemine kapı aralar. Orwell’in metinlerinde işlediği meselelerle antik Yunan tiyatrosu, Faulkner’ın romanları ile kutsal metinler arasındaki yakınlıklar, aslında her şeyin nasıl bir bütünün parçası olduğunu ortaya koyar. Bu silsile milattan önceki çağlardan Rönesans’a, oradan yirminci yüzyıla kadar genişleyerek ilerler.

Yirminci yüzyılı derinlemesine inceleyen Northrop Frye, çalışmalarını salt edebiyat ile sınırlayan bir yazar değildir. Onun için edebiyat sürekli farklı disiplin ve alanlarla ilişki kurar ve alanını genişletir. Bu noktada Hristiyanlık, mitoloji, din, psikoloji, okültizm, felsefe, onun özellikle üzerinde durduğu başlıklar arasında yer alır. Sözgelimi Pound’un eserlerini incelerken felsefe, Joyce’a bakarken Hristiyanlık tarihi, Woolf’a bakarken psikoloji, Beckett’e bakarken kişinin toplum ile kurduğu ilişki gibi birçok farklı başlık işin içerisine girer. Tüm bu bilgi ve veriler, Frye için üzerine ayrıca düşünülecek bir değer taşır. O da kitap boyunca edebiyat ile diğer disiplinler arasındaki ilişkiyi inceler, bu ilişkinin metin ve yazarlara nasıl yansıdığını ortaya koymaya çalışır.

Yirminci yüzyıl edebiyatı üzerine gerçekleştirdiği çalışmalarla ön plana çıkan Kanadalı teorisyen ve akademisyen Northrop Frye’ın farklı dönemlerde kaleme aldığı metinler Yirminci Yüzyıl Edebiyatı Üzerine başlığı altında yayımlandı. Geçtiğimiz günlerde Türkçeye de çevrilen eser, bütün bir yüzyılın ne derece farklı başlık ve perspektiflerden değerlendirilebileceğini ortaya koyması bakımından da özel bir çalışma olarak değerlendirilebilir.

Yirminci Yüzyıl Edebiyatı Üzerine
Northrop Frye
Çevirmen: Mukadder Erkan
KETEBE
Deneme / 560 sayfa

Yukarı