Yas ve Eza / Yaşar Ercan

03.06.2024

Sabahın erken saatlerinde bizi derinden sarsan bir haberle uyandık. Kayınbabam hastanede kalp krizi geçirmiş ve ruhunu teslim etmiş. Hastaneye nasıl gittiğimi bilmiyorum. Daha dün görüştüğümüz, sapasağlam bıraktığımız dağ gibi adam bir anda yaşamdan kopmuş. İnsanın aklı almıyor. İnsanın aklı, kalbi, içi almıyor. Ağıtlar gözyaşlarına karışırken doktor ölüm belgesinin doldurulması için yanına çağırdı. Bir belge oluşturup elime tutuşturdu. Bu birkaç dakikalık zaman dilimi büyüdü, büyüdü ve ateşin tam ortasına attı beni. Hastane koridorunda öylece kaldım. Merhum nüfus kaydından düşüldü. Cenazenin yıkanıp namazının kılınması için bir araç tahsis ettiler. Öğle namazını müteakip toprağa verdik. Onun için kazılan mezarın içine girdim. Kefene sarılı bedenini toprağa indirip uygun şekilde yerleştirdik. Üstünü beton plakalarla kapattıktan sonra küreği elime aldım. Attığım ilk toprak kalbimdeki ateşi alevlendirdi. Korkunç bir kâbus olsa kaçış noktası bulunabilirdi ancak hayatın gerçekleri korkunç bir kâbustan daha dehşet olabiliyor. İnsansal refleks bu tür durumlarda ortaya çıkıyor ve bir şekilde ayakta tutuyor. Mezarlıktan ayrılırken gurbete uğurlanan babanın ardından oluşturduğu o hüznü duydum. Dönüşü olmayan bir gurbet. Bunların hepsi dört saat içinde oldu. En yakınımızdaki insanın dünya yolculuğu dört saatte sona erdi. İçime koca bir çaresizlik oturdu.

04.06.2024

İnsana yaşarken pek değer vermeyen sosyal belediyemizin ölümden sonra sunduğu hizmet beni ziyadesiyle şaşırttı. Ölüm ilam edildiğinde belediyeden aradılar. Merhumun bilgilerini alıp taziye duyurusunda bulundular. Başsağlığı dilemek isteyenlerin kabul edilebileceği bir taziye evi verdiler. Üç gün boyunca burada dost ve akrabaları kabul ettik. Telefonuma gelen başsağlığı iletilerinin ardı arkası kesilmedi.

05.06.2024

Başsağlığı için gelenlerin çoğu merhumun hayrına ikram edilmek üzere çeşitli yemek ve tatlılarla geldi. Üç gün boyunca akşam yemeği, çay ve tatlı ikram edildi. Fatihalar, yasinler, mevlid-i şerifler okundu. Dualar edildi. Acının boyutu omza konan bir dost eliyle azalsa da odağı hep aynı. Bu tür kolektif acılarda bireyin iç dünyasını göremiyorsunuz. Kim ne kadar, nasıl üzülüyor ve bunu nasıl yansıtıyor. Nasıl bastırıyor ya da kendini nasıl tutuyor, bilemiyorsunuz. Metin olmaya çalışmaktan başka bir eylem acıyı çoğaltıyor. Merhumun geride bıraktığı her şey birer kor olup yeniden iç yakıyor. Derin bir ah ve uçsuz bir yas. Bir insana veda etmek, sonsuza dek veda etmek… Kabul edilebilir bir durum değil.

06.06.2024

SGK ve bankalar Red Kit çizgi filmlerindeki mezarcı gibi hızlı ve serin kanlı hareket ediyor. Neticede onlar için yaşam devam ediyor. Sistem sürüyor. Onların işi sayılarla. Hesap kitap işleri sistemin çarklarının dönmesini sağlıyor. Yasal vârislere başsağlığı diledikten sonra ağızlarındaki baklayı çıkarıyorlar. Mahşerden önce merhumun ilk hesaplaşmasını görmek istiyorlar.

07.06.2024

Birkaç sene önce iki tane kehribar tespih almıştım. Tespihlerin zeytin çekirdeğinden biraz küçük taneleri parmaklarının arasında döner dururdu. Sabır çeker, kahır çeker, özlem çekerdi. Dünya yaşantısında daha ne dertler çekti kim bilir. Bu akşam tespihleri bana verdiler. Avcumda bir süre tutup parmak izlerinin sindiği taşlara dokundum. Her gün biraz daha geçiyoruz dünyadan.

08.06.2024

Hava çok sıcak. Arabanın klimasını kapatmadan adliyenin önünde bekliyorum. Adliyenin girişinde gözü kapalı, elindeki iki eşit kollu teraziyi dengede tutan kadına bakıyorum. Hemen üzerinde “adalet sarayı” yazıyor. Adaletin saraylarda dağıtıldığı bir yerde yaşıyoruz fakat bu varsıllık göstergesi artık hayrete düşürmüyor. Biz buraya adalet için değil adli diğer mevzuların çözümünde kullanmak zorunda olduğumuz bir yasal evrak için geldik. Veraset ilamı adında bir evrak. Vârislerin resmen tanınması ve yetkilendirilmesi için devlet eliyle ortaya konan bir kavram. Veraset ilam edildikten sonra her vâris kendi üstüne düşen miras ya da borçlardan sorumlu oluyor. Bu ilam olmadan merhumun ne borcunu sorgulayabiliyor ne de hakkını arayabiliyorsunuz. Veraset ilamıyla yasal vâris oluyor ve herkesle helalleşebiliyorsunuz.

09.06.2024

Sekiz temel duygu var. Bence hepsinin temelinde üzüntü var. Üzüntü olmadan öfkenin, tiksintinin, umudun, korkunun, şaşkınlığın ya da sevincin anlamlı olabileceğini düşünmüyorum. Kaybetmeden bulmanın, çalışmadan kazanmanın anlamlanamayacağına inandığımdan tüm duyguların değerini üzüntüyle ölçebiliyorum. Sözgelimi üzüntü kimileriyle doğru kimileriyle ters orantılıdır. Üzüntü artarsa korku, kaygı, şaşkınlık da artar. Üzüntü artarsa umut ve sevinç azalır. Fakat üzüntü olmadan üzüntüyü aşmadan herhangi bir kabullenme gerçekleşmiyor. Kabullenme insanın olağan akışındaki yaşamına dönebilmesi için ilk unsur. Kabullenme insanın en erdemli meziyetlerinden biridir. İnsanın kabullenmesi üzüntüsünü layıkıyla yaşamasının ardından gün yüzüne çıkıyor. Tüm duyguların temelinde üzüntü, tepesinde kabullenme var. Ah güzel eza bizi azat et.

Yukarı