“Yanlış Soru Doğru Cevap”ta Onur Ocak var

Utku Yıldırım‘ın yürütücülüğünde Yanlış Soru Doğru Cevap konuşmalarında Onur Ocak’la devam ediyor.

Onur Ocak’la şiirin, sahaflığın, çatıların nabzını tuttuk. 16’ya 10.

Böyle çok ciddi bir toplantıda ortada hiçbir şey yokken “Ule ule muşule!” diye bağırdığımı hayal ediyorum, gülmemek için kendimi zor tutuyorum. Var mı böyle ritüellerin? (Ortada bir şey olsun da öyle bağırayım diye bekliyorum yıllardır, henüz olmadı.)

O soğukta şiir falan şov bence. Elimizdeki kâğıdı yaktığımızda da bunun ısınmamıza çok bi’ faydası olacağını sanmıyorum. Önce okuyup sonra yakabiliriz ama bunun ne anlamı var ki?

“Ya kebikeç!” yerine “Ya Raid!” olur mu? Biz bunları nasıl muhafaza edeceğiz?

En sevdiğim şaire yazarım. Serdar, derim. İki şiir matinesi aynı güne denk geliyor, ikisine de gitmek istiyoruz, en sevdiğin üç şairi yazmaz mısın?

Yaşadığımız yerin çatısına en az bir kez çıkıp etrafa bakmalıyız, bu fikirde şiirin esamesi var mı?

Hiçbir şeyi muhafaza edemeyiz, her şey yok olacak. Siz yine de kitaplarınızı havasız bırakmayın. Güneşten ve nemden koruyun. Ara sıra sayfalarını karıştırın ve sahaflardan alışveriş yapmayı unutmayın.

İki şiir matinesi aynı güne denk geliyor, ikisine de gitmek istiyoruz diyelim, en sevdiğin üç şairi yazmaz mısın?

Arttırıyorum! Yaşadığımız yerin çatısından en az bir kere atladığımızı hayal etmeliyiz ve yere bir soru işareti şeklinde düşmeye çalışmalıyız. Böylece anlatımı güçlendirebiliriz. Bunun şiirdeki esamesi istifhamdır. Aynı zamanda bu benim hayattan istifamdır şeklinde bir anlama da gelebilir.

Hava soğuk, sevgili üşüyor, şiiri okumalı mı yoksa yakmalı mı?

 Ritüelden ziyade bir hayalim var. Uzun ve sıkıcı konuşmalarda, kötü muhabbetlere dinleyici olarak katıldığım topluluklarda, zihnimin sığındığı güvenli bir mağara işlevi gören bir hülyam var. Sık sık düşünür ve bunu yaşama ihtimalimin çok düşük olmasıyla kederlenirim. İnsanların boy ortalamasının bir hayli altında boya sahip olan bir grubun beni ellerinde meşalelerle kovaladığı bir sahne gözümün önünden gitmiyor. Bugünü görmek için yaşıyorum diyebilirim. Tüm dilek haklarımı bunun için kullanıyorum.

Yukarı