Doğaya İnsana ve Hayata Dair Öyküler / Yunus Çinçin

Doğaya İnsana ve Hayata Dair Öyküler / Yunus Çinçin

Semrin Şahin’in Küller adlı öykü kitabını açınca, James Joyce’ un, “Tarih uyanmaya çalıştığım bir kâbus.” sözü karşılıyor beni. Semrin Şahin, kitabındaki on yedi öyküde, insanın, doğanın, dünyanın, bir parçası olduğumuz evrenin çığlıklarını, incelikle ve edebiyatın, kurmacanın sonsuz olanaklarıyla duyuruyor bizlere. James Joyce’un uyanmaya çalıştığı tarih kâbusundan, bizleri de uyandırmaya çalışıyor yazdıklarıyla.
Semrin Şahin, öykülerinin çoğunda, mekân olarak doğayı seçiyor. Pek çok bitkiyi ve hayvanı öykülerine dahil ediyor Şahin. Öykülerinde geçen pek çok bitki ve hayvan ismi, kitaptaki öykülerin genelinde mekânın doğa olması, yazarın doğa sevgisini, doğayla olan ilişkisinin derinliğini gözler önüne seriyor. İnsanın doğadaki yeri, doğayla bağının azalması ve doğadan kopuşu oldukça özgün, etkileyici kurgularla anlatılıyor öykülerde. “Bahçe” adlı öyküde, bunca doğa katliamına ve betonlaşmaya karşın, kendi oluşturduğu bir serada, endemik bitkilere klasik müzik dinletip kitap okuyan bir öykü  kahramanıyla karşılaşıyoruz. Bitkilere kitap okuyan kadın kahramanın doğayı katleden şirketlere ve kapitalizme karşı kendince verdiği mücadele, sistemin içinde doğayla bağı iyice kopmuş erkek kahramanın anlatımıyla daha da etkili hale geliyor. Bu, ütopik unsurlar da barındıran öyküde, gelecekte doğayla kurabileceğimiz farklı ilişkinin ipuçlarını da görmek mümkün.”Kafes”, nesli tükenen Anadolu parsının insanların elinde bir ticari nesneye dönüşmesinin öyküsü. Yazar,  kapitalist sistemde,  her şey gibi hayvanların da alınır satılır hale gelmesini ustaca bir kurguyla gözler önüne seriyor.  “Kırlangıçlar Sis ve Salyangoz Mevsimi”nde, bir salyangoz fabrikasının doğada yarattığı yıkımı ve insanların geçim derdi nedeniyle şahit oldukları bu yıkıma sessiz kalışlarını, sarsıcı bir anlatımla, distopik denebilecek bir kurguyla anlatıyor yazar. “Sülünler” öyküsünde de doğaya karışan zehirli maddelerin hayvanlara ve çocuklara verdiği zarar, işinden kovulmuş yetişkin öykü kahramanının gözünden anlatılıyor. İnsanların, bu öykü özelinde çocukların, yaşanan çevre felaketleri karşısındaki bilinçsizlikleri ve özensizlikleri de öyküde ele alınan konulardan biri.
Semrin Şahin, öykülerinde, kapitalistlerin, emperyalistlerin insanlara uyguladıkları zulmü, yaşattıkları acıları anlatmayı da ihmal etmiyor. “Kaçış” adlı öyküde, yaşadıkları yerde istenmedikleri için, yerlerinden yurtlarından edilmiş bir ailenin dramını bir kız çocuğunun gözünden anlatıyor yazar. Bu öyküyle, Bewar adlı çocuk ve ailesi özelinde, vatanından ayrılmak zorunda bırakılmış tüm sürgünlerin acılarına, dramlarına ses oluyor Semrin Şahin.
“Kümes N’olacak” adlı öyküsünde,  savaşın yıkıcılığını, acımasızlığını bir çocuğun gözünden tüm yönleriyle anlatırken, savaş karşısında insanların çaresizliklerini ve köşeye sıkışmışlıklarını, kimi zaman çözüm olmasa da ölmemek için verdikleri mücadeleyle sezdirmeye çalışıyor yazar.
Kitaba ismini de veren “Küller” de kitaptaki dramatik öykülerden biri. Gökyüzünden üzerlerine yağan küllerle güne başlayan köylülerin ve iki çocuğun öyküsü “Küller”. Yazar, insanların ne kadar acımasız ve gaddar olabileceğine şahit olan iki farklı etnik kökenden çocuğun gözünden, çocuk saflığı ve içtenliğiyle ırkçılığı ve vahşeti anlatıyor. Çocukların gözlemledikleri durumlara ve yaşanan sert ve acı gerçeklere yaptıkları çocukça yorumlarla yetişkinlerin dünyasındaki acımasızlıkların yarattığı tezat, dünyada ve yaşadığımız coğrafyada yaşanan onca kıyımın, katliamın anlamsızlığını ve saçmalığını daha da iyi anlamamızı sağlıyor.

Kadınları da unutmuyor Semrin Şahin.“Cüce”, “Parlayan” ve “Sarmaşık” adlı öykülerde, kadınların yaşantılarını merkeze alıyor. “Cüce”, Sevda adlı cüce bir kız çocuğunun toplumdaki diğer kadınların baskı ve yönlendirmelerine rağmen var olma ve kendi kalabilme çabasının, masalsı ve gerçeküstü anlatımlarla dile getirildiği bir öykü. Kadınların isteklerini yerine getirmeyip kendi olmakta ısrar eden Sevda, toplum tarafından linç edilmek istenir. Kötü kokusuyla bilinen aylandız ağacının dibi ve en nihayetinde toprak, kadınlar tarafından ötekileştirilen ve kötü görülen Sevda’nın sığındığı yer olur. “Cüce” masalsı, yer yer distopik atmosferiyle, özgün kurgusuyla, kitapta beni en çok etkileyen öykülerden biriydi. “Parlayan” da bir beden işçisi kadının başından geçen dramatik olayları,  kahramanın anlatımıyla okuyoruz. İnsan canının çok ucuz olduğu ülkemizde, erkeklerin şiddetine maruz kalan kahraman, bir de kendisine zorla sahip olmak isteyen bir ayyaştan canını kurtarmanın derdine düşüyor. “Sarmaşık”, bir genç kızın, annesinin baktığı yaşlı bir kadınla tanışmasının ardından yaşlı kadına söylediği bir şarkıyla her ikisinin değişen hayatlarının öyküsü. Bu öyküde, doğa daha büyülü ve şaşırtıcı bir şekilde yer alıyor. Genç kızın yaşlı kadına duyduğu sevgi ve yaşlı kadının genç kıza şefkati her iki kahramanın hayatlarında olmayan yeni güzelliklere kapı aralıyor.

 “Başka Bir Şehir” adlı öyküde, işsiz kalan öykü kahramanının yaşadığı bunalım ve kaygılar, fantastik ve yer yer gerçeküstü, düşle gerçeğin iç içe geçtiği bir atmosferde oldukça yaratıcı şekilde işleniyor. Bu öykünün kahramanlarından biri de çocukların gözlerine dadanan çekirgeler. Doğadaki hayvanlardan birinin insanların gözünde olumsuz bir canlı olarak yer aldığı tek öykü “ Başka Bir Şehir” . Çekirgelerin şehirlere kendilerinden çalınanları almak için gelmiş olabilecekleri düşüncesi de oluştu zihnimde öyküyü okurken. Pek çok yoruma kapı aralayan oldukça özgün bir öykü “Başka Bir Şehir”.

“Kanola Tarlası, Yunus, Yumurtalar” kardeşlik ve aile içi ilişkiler üzerine yazılmış öyküler. Bu öykülerde de mekân olarak genelde doğayı kullanıyor Semrin Şahin. İnsanın karanlık ve yıkıcı yanlarına dikkat çeken öyküler oldukça duygusal ve etkileyici. Bu öykülerin de başkahramanları çocuklar. Bu öykülerde de meselelerin ele alınışında çocuk saflığını ve içtenliğini görmek mümkün.

“Kuşlar”, merkezinde kuşların, atların, doğanın olduğu bir aşk öyküsü. Bu öykünün baş kahramanlarından biri yine bir çocuk. Yetişkinlerle ilgili öykülerinde bile öykü kahramanlarından bir veya ikisini çocuklardan seçen, çocukları da birey olarak görüp öykülerinde konu edinen yazarlardan Semrin Şahin. Bu durumda, çocukların da doğadaki canlılar kadar saf ve temiz oluşlarının da etkisi olduğunu düşünüyorum.

“Nehrin Öte Yakası, Akrep Zehri” kitaptaki arkadaşlık öyküleri.

 Balık tutmak için nehre inen iki arkadaşın, gitmeleri yasak olan nehrin öte yakasını ve doğayı keşfedişlerini, aralarındaki cesaret mücadelesini bir çocuğun gözünden anlatan bir macera öyküsü “ Nehrin Öte Yakası”. “ Akrep Zehri”, geleneksel mezunlar buluşmasında,   yıllar sonra karşılaştığı mahalle arkadaşı Yalçın’la,  çocukluk günlerini anan kahraman anlatıcının öyküsü. Babasız bir çocukluk geçiren kahraman anlatıcının yaşadıklarının da etkisiyle akreplere ve diğer böceklere ilgi duymasının ardından yaşananlar anlatılıyor öyküde. Öykünün sonunda okuyucuları bir sürpriz bekliyor.

Öykü kitabı bittiğinde,  dilime, Onat Kutları’ın “ Ne Kalacak Bizden Geriye? (Bir Soru )” adlı şiirinden mısralar takılıyor.

Kiraz ve kamıştan kavalımızın
Sesleri
Dağılıyor havada
Bir kuyu ağzından geçiyor gibi
Rüzgârı mor fistanlı zamanın
Bu güzel şarkı da unutulacak
Kıyımlar acılar kanlar içinde
Savrulurken yaşadığımız günler
Bu soruyu mutlaka soracaksın

Ne kaldı ne kaldı bizden geriye?”

Semrin Şahin’in on yedi öyküden oluşan bu güzel öykü kitabını okumanızı öneririm.

Küller
Semrin Şahin
İthaki Yayınları
Öykü / 112 sayfa

Yukarı